17/25 Aralık operasyonlarının AKP rejiminin iddialarının aksine bir ‘darbe’ değil, dört dörtlük bir yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama ve imar usulsüzlüğü soruşturması olduğu kesinleşti. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, ‘25 Aralık dosyasında kendisiyle ilgili yer alan her şeyin doğru olduğunu’ itiraf etmesi ve ardından muhalefet kanadından gelen açıklamalar, 17/25 Aralık soruşturmasını yürüten polislerin yaklaşık 9 yıldır esir alındığını gösteriyor.
Hukukçulara göre söz konusu soruşturmalar derhal yeniden açılarak, sadece görevlerini yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan polislerin tamamı tahliye edilmeli. Hukuku katlederek o polisleri tutuklayan hakim ve savcılar ise ‘görevi suistimal ve Anayasal düzeni ihlal ve suç uydurma, iftira’ suçundan yargılanıp tutuklanmalı.
Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Yakup Saygılı, Yasin Topçu, Nazmi Ardıç, Anadolu Atayün, Ömer Köse, Kadri Cemil Yiğit, Mehmet Akif Üner, Hayati Başdağ, Gafur Ataç ve daha onlarcası 7 yıldır tutuklu. Bazıları yıllardır tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Bazılarının ise eşleri, oğulları ve kızları da cezaevine gönderildi.
17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yapan emniyet mensupları, AKP rejimine ‘darbe’ yapmakla suçlanıyorlardı. İktidar ve onun yargısına göre hırsızları, rüşvet yiyenleri, milletin malını birilerine peşkeş çekenleri, imar usulsüzlükleriyle yandaşlarını zengin edenleri ortaya çıkarmak ‘hükümete yönelik bir darbe girişimiydi.’
ERDOĞAN BAYRAKTAR: ‘TAPELERİN TAMAMI DOĞRU’!
Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamayla 17/25 Aralık’ta kendisine yönelik oluşturulan dosyada yer alan bilgilerin doğru olduğunu itiraf etti. Tapeler, telefon görüşmeleri, teknik takip… Tamamının doğru olduğunu söyledi.
Söz konusu açıklamayla iktidarın bugüne kadar dillendirdiği bütün argümanlar da çökmüş oldu! yaklaşık 9 yıldır zindanda tutulan polislerin sadece görevlerini yaptığı bir kez daha tescillenmiş oldu. Hem de dosyada adı geçen dönemin bakanının ağzından…
ZARRAB’TAN RÜŞVET VERDİM İTİRAFI
ABD’de yargılanan Reza Zarrab, bakanlara rüşvet verdiğini bizzat itiraf etti. Herşeyi Erdoğan’ın onayı ile yaptıklarını söyledi. Zarrab’ın kuryesi de verdiği ifadede Ankara’ya çok para taşıdığını itiraf etmişti. Zaten ‘polis koydu’ denilen bütün paralar da sahiplerine iade edildi.
Dahası, Erdoğan’ın Hakan Atilla için ABD’ye gönderdiği avukatlar bile Türkiye’de siyasilerin ‘ahlaksızca’ rüşvet aldığını itiraf etti! Hakan Atilla’yı kurtarmak isteyen avukatlar, rüşveti resmen doğrulamıştı.
Sadece bu mu?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yolsuzluk, rüşvet ve imar usulsüzlüğüyle suçlanan 4 bakanın Yüce Divan’a gönderilmemek için iktidarı tehdit ettiğini bildiğini anlattı. Yolsuzluk ve rüşvetin gerçek olduğunu söyledi.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da aynı iddiayı dile getirdi. Buna göre 4 bakan, ‘Bizi Yüce Divan’a gönderirseniz ucu size de dokunur’ diyerek Erdoğan’ı tehdit etmiş ve bu nedenle dosya kapatılmıştı.
DARBE YOK, YOLSUZLUK VAR
17/25 Aralık soruşturmasının üzerinden 8,5 yıl geçti. Yapılan her açıklamayla polislerin masum olduğu, görevlerini yaptığı, iktidarın ‘darbe’ iddiasının kumpas olduğu gerçeği daha da güçlendi.
Gelinen noktada 17/25 Aralık’ın operasyonlarının ‘yolsuzluk ve rüşvet’ soruşturması olduğu, yasalara uygun olarak yürütüldüğü konusunda hiçbir tereddüt yok. İktidarın ‘darbe girişimi’ argümanı tamamen çöp olmuş durumda. Dolayısıyla 17/25 Aralık soruşturmalarında görev alan ve ‘darbe girişimi’ suçlamasıyla 8,5 yıldır tutuklu olan polislerin tamamının derhal tahliye edilmesi gerekiyor.