Türkiye’yi sarsan 17–25 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına ait ses kayıtları, yıllar sonra yeniden gündeme geldi. Kamuoyunda “montaj” denilerek reddedilen tapeler, içerikleri ve taraflarıyla hâlâ tartışılmaya devam ediyor.
17 Aralık 2013’te başlatılan operasyonlarla Türkiye, tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk iddialarından biriyle karşı karşıya kaldı. Soruşturmaların merkezinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ailesi ve AKP’li bakanlar yer aldı. Operasyonlar kapsamında iş insanları, bürokratlar ve siyasetçiler hakkında çok sayıda gözaltı ve arama yapıldı.
“Evdeki Paraları Sıfırla” İddiası
Soruşturma sürecine damga vuran en önemli delillerden biri, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmeleri oldu. Bu kayıtlarda, evlerde bulunan yüklü miktardaki paraların “sıfırlanması” talimatının verildiği iddia edildi. Kamuoyuna yansıyan konuşmalarda milyonlarca doların nasıl elden çıkarılmaya çalışıldığı detaylı şekilde yer aldı.
Reza Zarrab ve Bakanlar
Operasyonların kilit ismi İranlı iş insanı Reza Zarrab’dı. Zarrab’ın, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, AB Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile kurduğu rüşvet ağı tape kayıtlarında açıkça yer aldı. Kayıtlarda milyonlarca doların ayakkabı kutuları ve hediye paketleriyle taşındığı iddiaları dikkat çekti.
“Montaj” Savunması ve Kapatılan Dosyalar
Hükümet cephesi, ses kayıtlarını “montaj” ve “dış güçlerin komplosu” olarak nitelendirdi. Ancak bağımsız bilirkişi raporları, kayıtların teknik olarak sahte olduğuna dair kesin bir bulguya rastlanmadığını ortaya koydu. Buna rağmen soruşturmalar kısa sürede kapatıldı, dosyalar savcıların elinden alındı, görevden almalar ve yasal düzenlemeler peş peşe geldi.
Siyaset–Sermaye–Medya Üçgeni
Tapelerde yalnızca rüşvet iddiaları değil, medya üzerindeki baskılar da yer aldı. Milliyet Gazetesi’nin sahibi Erdoğan Demirören ile yapılan ve kamuoyuna yansıyan telefon konuşmaları, siyasi baskının boyutlarını gözler önüne serdi. TOKİ arazileri, kamu ihaleleri ve “kupon arsalar” da bu kayıtların önemli başlıkları arasında yer aldı.
Aradan Yıllar Geçti, Sorular Hâlâ Yanıtsız
17–25 Aralık operasyonlarının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, tapelerde dile getirilen iddialar hiçbir zaman yargı önünde kapsamlı şekilde ele alınmadı. Dosyalar kapandı, şüpheliler aklandı, ancak kamu vicdanındaki soru işaretleri silinmedi.
“Ne sıfırlandı ne de silindi” denilen tapeler, Türkiye’de hukuk, siyaset ve adalet tartışmalarının merkezinde olmaya devam ediyor.






