17 Aralık soruşturmalarının üzerinden tam 8 yıl geçti. Dünya o gün, Türkiye’deki yiğit ve korkusuz savcılar ile polislerin cesaretini izlerken, üzerinde şaibe olanların da cüretine tanık oldu. Devlet ciddiyetinin bittiği, keyfiliğin ise rutin hale geldiği bu düzende hukuk ve adalet yok, artık sadece tek Adam kuralları vardı. Yargıdan emniyete, ekonomi bürokrasisinden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kadar her türlü denge denetim mekanizmasını yıkan Recep Tayyip Erdoğan’ın oynadığı kumar, Türkiye ekonomisinin de fişini çekti.
Kırılma Noktası 17 Aralık
Bu tarihten sonra Türkiye’nin iki yakası bir araya gelmedi. Dünya yolsuzluk endeksinde baş aşağı düşüldü. Milli gelirde önlenemez bir kayıp yaşandı. Haneler fakirleşti döviz alıp başını gitti. Müteahhitlerin cebi şişerken faturalarını ödeyemeyen halka “Yolsuzluk hırsızlık değil ki” fetvaları verildi.
Milli gelir sürekli düştü. 2013 yılında 12 bin 580 dolar ile tarihi zirve yapan milli gelir, her sene istikrarlı olarak azaldı. Ekonomistler bu yıl için kişi başı milli gelirin 7 bin doların altına ineceğini belirtiyor. Geri gidişte sadece milli gelir düşmedi, ABD Doları’nın Türk Lirası karşısındaki değeri istikrarlı olarak arttı ve dolar her hafta yeni bir rekor kırdı. Türkiye’de iş gücü ucuzladı, halk fakirleşti, ihracat artamadı.
17/25 Aralık’tan sonra Ülkede yolsuzluk yok(!)
17/25 Aralık operasyonlarını yürüten polisler yaklaşık 8 yıldır cezaevinde tutsak, üstelik operasyonları yapan bu kişilerin eşleri ve çocukları da hiçbir suçları olmamasına rağmen cezaevinde. Bu manzarayı gören polis teşkilatı ise artık kamuya dönük yolsuzluk operasyonu yapmıyor, çalınan paraların peşine düşmüyor. Hafızamızı zorladık ve O tarihten sonra ülkede yolsuzluk operasyonu yapılmadığını fark ettik. Anlaşılan o ki artık polisler işsiz ve ülke tertemiz! Polisler şuan sadece muhalifleri ve tweet atanları “evden almakla” meşgul.
2022 yılında devletin 5’li çeteye ödeyeceği rakam 4,5 milyar ABD Doları
Bizzat Erdoğan’ın emriyle Binali Yıldırım tarafından, 5’li çete diye tabir edilen işadamlarından para toplanarak havuz medyasına finansman sağlandığı ortaya çıkarılmış fakat soruşturmanın üstü kapatılmış, soruşturmada herhangi bir sonuca ulaşılamamıştı. İşte o gün bugündür dokunulmaz hale gelen müteahhitler mega projelerde rakipsiz hale geldiler. Aldıkları ihaleleri maliyetinin çok üzerinde dolara endeksli ve hazine garantili olarak cebe indirdiler. Sadece 2022 yılında devletin kasasından alacakları garanti para 4,5 milyar ABD Doları.
Bu ihale düzeni ile Türkiye, Dünya Yolsuzluk Endeksi sıralamasında eşine az rastlanır bir düşüş yaşadı. 2013 yılında dünyada 53. sırada olan Türkiye geçtiğimiz yıl 86. sırada yer aldı. Bu durum da kamu hırsızlığının kurumsallaştığını gösteriyor.
Erdoğan korku imparatorluğu kurdu
Bugün, muhalefetten iş dünyasına, hatta mafya babalarına kadar herkesin dilindeki cümle “savcıları göreve davet ediyoruz.” Ama ne yazık ki bu kelimelerin Türkiye’de adaleti sağlamakla görevli 20 binin üzerindeki hakim ve savcı için pratikte bir karşılığı bulunmuyor çünkü yolsuzlukla mücadele edecek bir yargı mensubunun başına ne gelebileceğini kimse kestiremiyor. İşte Erdoğan rejimi en büyük cesareti buradan alıyor. Sayıştay Raporları saklanıyor, Varlık Fonu kanunda yeri olmasına rağmen yüksek yargı tarafından denetlenemiyor. Dolayısıyla bu fonda ne kadar paranın cebe indirildiği ise bilinmiyor. Olan, zarar eden kamu kuruluşlarını sırtında taşıyan millete oluyor.
Türkiye artık Gri listede
Önce hayırsever diye nitelenen hatta bakanlar eliyle ödüllendirilen kara para ve rüşvet kompetanı Rıza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması Erdoğan iktidarının kimyasını bozdu. Zarrab’ı ABD’den isteyen ve bunun için her türlü tavizi veren iktidar, girdiği bu sürtüşmeden halkı fakirleştirerek çıktı. Bu süreçten sonra Türkiye, batı ülkelerini karşısına aldı. Yabancı sermayeyi kaçıran Türkiye, kara para girişindeki artış nedeniyle OECD tarafından gri listeye alındı. Türkiye, iki sene içinde bu durumu tersine çevirmezse uluslararası bankacılık sisteminin dışına atılma riski ile karşı karşıya.
17 Aralık’ta suça bulaşan ve suçu örtbas eden kim varsa bugüne kadar ödüllendirildi. Bu taktik devleti büyük bir yozlaşmaya itti. Kimi yüksek yargıya terfi etti, kimi büyükelçi kimi de borsa başkanı oldu.
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının üstünün örtülmesinin hayatın her alanına yansıyan sonuçları oldu. Girilen bu hukuksuz yol Türkiye ekonomisine maliyeti hesaplanamaz zararlar verdi. Türkiye’nin içine düştüğü ekonomik buhranın sebepleri incelendiğinde buna milat olarak verilecek diyalog ise 17 Aralık sabahı gerçekleşen bu kısık sesle yapılan konuşmaydı…